bu sabah…
bu sabah çok erken saatlerde, bir konferansa katılmak üzere
Ankara’ya doğru yola çıktım…
havaalanı yolu, Ankara, konferansın yapılacağı yere ulaşım…
çok uzun sürdü…
yol boyu yaşadığım ülkeyi düşündüm. nasıl olabiliyor da bu
kadar çarpık bir düzensizlikler bütünü bir düzen ediyor bu ülkede?
daha bir hafta önce, Hrant’ın anmasında “katilleri koruma,
cinayete ortak olma” diye haykıran binlerce insan aynı düzene seslenmiyor
muydu?
aynı düzen değil miydi sessizce yok eden, kendine karşı
bütün olanları… daha dün Uğur için, Ahmet için... yarın da muhtemelen Ayşe
için, Agop için, Zilan için…
bir de dava sonucu var… bu ülkedeki adaletin büzüşüklüğünün
belgesi gibi… Pınar Selek daha önce 3 defa beraat etmedi mi aynı davadan? o
zamanlarda adalet dediğiniz şey başka bir şey miydi? şimdi mi bulduk aslolanı…
yoksa artık 3 beraat bir müebbet mi ediyor?
sonra mecliste birileri konuşuyor… diyor ki hiç “yüce” olan
şeyimizle, “onlar” bir olur mu diyor… ilginç geliyor… birileri taraf oluyor
hemen… neyse ki aklı başında birileri var da, “ben bu ırkçı kafayla aynı yerde
duramam” diyerek istifa ediyor… sonra tabi başlıyor yine iktidar ile
muhalefetin koltuk sevdası sahnesi…
bilmiyorum… bilmek istiyorum, ama bilemiyorum…
sanırım ben de bir çok kişi gibi, burada kalıp mücadele
etmenin her geçen gün imkansızlaştığını düşünüyorum…
bilmiyorum… bilmek istiyorum, ama bilemiyorum…
sanırım ben de daha adaletli bir yerlerde yaşamak istiyorum…