29 Ağustos 2010 Pazar

ruhum-?

soru işaretleriyle dolu bir ruha cevap hazırlığında zihnim...

cevaplandırılmamış her soru, biraz daha uzaklaştırmakta beni benden...

doğru bir cevap aramaktansa, kendime gerçekleri aramanın ne denli doğru olduğunu her gün düşünmekteyim...

ruhumun bedenimden daha ağır olması da bu yüzden sanırım...

"?"lar olmasın artık benim için, hadi, olmasın!

27 Ağustos 2010 Cuma

sıcak - rüzgar - dışarı...

Sıcağın etkisine boyun eğmez bizimkiler…

Baktılar ki çok sıcak, hemen dışarılara atarlar kendilerini… Bahçeye, dama, balkona…

Ben de dün akşam bizimkilerle kendimi balkona attım. Gecenin bir yarısı şehir merkezinin dışında, ormanlık alana bakan dumanlı bir yerde…

İçerinin sıcaklığından yedi adım atarak kurtulacağımı tahmin edemiyordum, aradan geçen iki yıldan dolayı. Birden rüzgarlar vücudumun dört bir yanını sardı, beni bu hayattan alıp uykum ile birlikte dünyanın veya evrenin en güzel, en serin, en umutlu yerlerinden birine götürdü.

Gecenin teneffüslerinde uyandım. Şöyle bir etrafıma baktım, sonra yeniden beni götürdükleri umutlu yere doğru yol aldım.

Sabahında gözlerimi açıp, huzurlu bir güne başladığımı hissetmenin keyfini yaşadım…
Dışarılara çıkmak gerekiyor, sıcaktan bunaldığında veya içine bir sıcaklık düştüğünde…

Ve kendinin yedi adım uzağına düştüğünde, çıkmak gerekiyor, dışarı…

25 Ağustos 2010 Çarşamba

gününe güneş doğmuş, ay aydınlık olmuş...

günüme bir güneş doğacak, ay artık aydınlık olacak...

ayın kaybolmadığı bir günde, güneş hep tepede olacak... yakmayacak, kavurmayacak!

aşk beni yakacak, mutlulukla kavrulacağım...

tarih artık olmayacak, zamanı bilmediğimden saatim de olacak...

hayatımda ilk defa koluma saat, yüreğime kandil takacağım...

umarım bir gün gelecek, o gün hemen olacak!

vavien...

iki ucu boklu değnek...

pervane...

döner durur...
amacı vardır, döner durur...

çoğu zaman mekaniğimizi bozma pahasına dönüp duruyoruz... uykusuz kalıyoruz, aç kalıyoruz, dengesiz yaşıyoruz; içiyoruz-sıçıyoruz...

bazen pervane oluyorum, ah-u zar olmak için ateşte;
bazen vantilatör...

bazen güneş olup kendimi yakıyorum, bazen soba olup zehirliyorum...

döner durur; sıcak soğuk....

gider erkenden zaman!

ama bilir ki, erken diye bir şey yoktur!

24 Ağustos 2010 Salı

yeni bir başlangıç...

yepyeni bir başlangıç yoktur aslında hayatta... yepyeni olmamasının nedeni de aslında o "yeni"nin bir sonuçtan dolayı meydana geldiğidir... "yeni" bazıları için iyi, bazı için kötü, bazıları için ise uzakta bir yerlerdedir...

başlamak da öyledir. yeni bir şeydir hayata giren, koşucu için başlatılan kronometredir başlangıç...

o zaman kronometre İstanbul için başlatılsın...

ben de başladım artık "yeni"ye... aslında "eski"nin devamına, Marmara'ya...

hayatımdaki en radikal üç kararımdan birisidir sanırım. ama her şey güzel olacak... hayallerim var, hedef dediğim...

biraz ürkeğim, ama güçlüyüm...

Merhaba Marmara, Merhaba İstanbul ve Hoşçakal Antalya, Hoşçakal Akdeniz...

9 Ağustos 2010 Pazartesi

boz/ca/ada

boz bir hikaye değil bu...

apak, bembeyaz...

bozca'lı bir adada bembeyaz bir hikaye...

bozcaada'da şaraplı, denizli, kankslı...

iyi ki gittik...

bir daha gitmek gerek! yanımda olursun değil mi, perili köşkün perisi...