5 Eylül 2010 Pazar

özgürlük'te sınırlanmak...

Çok uzağım sana… metrelerce uzak… kilometrelerce ayrı…

Göğün bir yerinde, seni izlemek isterdim… ama ruhum bedenimden çıkmadığından sadece senin nefes aldığın, senin dokunduğun tabiatı, doğayı, dağları-taşları izleyebiliyorum…

Koskoca şehirler buradan küçücük bir harita ölçeği kadar…

Geniş havzalar, yüksek dağlar… buradan hepsi aynı…

Gökyüzünde bulutlar yok, ne ilginç! Demek ben buralarda yaşasam sürekli, yağmur yağmayacak… demek ben burada yaşasam; hayat hiç kendini temizleyemeyecek…

Kafamı pencereden dışarı çıkaramıyorum burada, kuşlar uçuşmuyor dört bir yanımda…
Koşamıyor, oynayamıyor çocuklar… Ben yudumlayamıyorum biramı! Ve güvensiz hissediyorum kendimi, deprem oluyormuşcasına her anım…

Sakin bir müzik açtım kendim için şimdi: Dances with Wolves… biraz olsun yatıştırdı ruhumu… gözlerimi hafif hafif kapatmamı sağladı…

Bu kadar karamsarlığın arasında çok mutlu eden bir renk var: Mavi… Mavi benim özgürlüğümün sembolü… hayatımın her anının mavi olması, daha çok özgürleştirecekmiş gibi beni… kafamı gökyüzüne çevirmeme de gerek yok buradan, pencereden dışarı bir bakıyorum ki her yer mavi… hem de özgürlüğün zor olduğunu sembolleyen koyu mavi de değil, apaçık! İncecik bir ton…

Ahh ne kadar uzak olsa da bana, buralara ara sıra kabinsiz gelmek isterim… tatile çıkmak istediğimde, seçeneklerim arasında burası da olsun…

1 yorum:

  1. az önce tam da bu yaziyi okumadan önce; mavi mi yoksa gri mi diye düsünüyordum yasamin rengi.. Maviymis sanirim...

    YanıtlaSil