6 Mart 2011 Pazar

dünyanın en çözümsüzü: "kendi"

hayatın bir şarkıdaki nakaratlar gibi tekrar etmesi kadar, nakaratın kafiyesinin de önemli olduğunu düşünmeye başlamak gibi bir derdim yoktu biraz önce.

şarkının nakaratının kafiyesi, dile yatkınlığı ve kendini her seferinde tekrar keşfettirme özelliğinin öneminden bahsediyorum aslında.

insan, bir şarkı olabilseydi keşke.. hayatının her anında şarkıya eşlik eder gibi, "ona" da eşlik edinilse...

şarkıların olduğu gibi insanların da ne zaman "nakarat" bölümünde, ne zaman giriş bölümünde, ne zaman "es" bölümünde, ne zaman son dörtlüğünde olduğunu bilsek...

şarkıların da zaman zaman anlamsız, ama olmaktan zevk aldığımız yerlere bizi sürüklediği gerçeğini yaşıyorum kendi içimde de, ama insanların bu "anlamsız", "çözümsüz" ve gerçek dışı çözümsüzlüklerinden zevk aldığımız bir yerlere dokunamadığından eminim.

"insanların" dediğimiz şey, senin de..

"senin" dediğim şey, aslında "benim" de...

"en çözümsüzlüğümü sevmiyorum" demek mi?"

galiba, öyle!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder