hayatımın yeniden en çıkılmaz noktasındasın...
anlatamıyor muyum, bilemiyorum! anlamıyor muyum? onu da bilemiyorum.
senin benim düğüm noktan oluşunu, seni ararken hep kendimi buluşumu, benim için bulunmaz hint kumaşı oluşunu anlatamıyorum..
senin "en"lerini, "değerli" kavramını, aşklarını, hayatının organizasyonu da anlayamıyorum..
en olmaz adamlara aşık olmanı, onlara lanetler yağdırırken yorumlamaktan yoruluyorum.
senin aşklarını, benim kaybedişlerim karşılıyor.
ne güzeldi, uzaktın bu kadar... etkin en azdı, saklıyordum seni bir yerlerde..
neden geldin yine?
bir şeyleri düzeltmeye çalışmak, verdiğin değerdendir bilirim; peki sen şu kalbimin neler çektiğini, daraldığını, nefessiz kaldığını bilir misin?
benim en büyük hayalimsin, ama ben senin masalının kavalcısı değilim.. ben senin masalının "iyi" karakterini oynamak istemiyorum.
senin masalının bu şekilde olmasını istemediğim gibi, küçük prens olmasını da istemiyorum.
madem masallarımız aynı, karakterlerimiz çakışıyor...
ne yapalım? söyle...
söyle de yapalım.
bugün deniz kocamandı, sen deniz.. her geçtiğimde denizden, senden bir o kadar geçemiyorum.. olmasın böyle, nolur olmasın böyle...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder