30 Temmuz 2012 Pazartesi

aynaya bakmak...

bazı kişileri memnun etmenin zor olduğunu düşünüyorum.

bazı kişiler, ne kadar sevilseler de, bazı zamanlarda sadece kendileri üzerinden düşündükleri...

kızdığımız zamanlarda, ağzımıza gelen her şeyi söylemek; bir süre sonra kendimizden utanmamıza yol açabilir. Dolayısıyla son raddeye bırakmadan işi sakin olmak ve özellikle "acaba haksızlık mı yapıyorum?" diye bir kaç defa sormak gerek... kimseye değil, sadece kendine.

eğlenmek için yaptığımız her şeyi, aynı anda sinirlenmek için de yapabiliriz; böyle yeteneklerimiz olduğuna gerçekten inanıyorum. ama bunu neden tercih ederiz? bunu bir türlü anlayamıyorum.

olur, orada olan orada; burada olan, burada kalır...

at ölür, meydan kalır; yiğit ölür ama şan mı kalır? ondan emin değilim işte.

neyse...
bazı zamanlar yaşadığım ülkeye lanet ediyorum.

o kadar çok yavşaklık var ki, o kadar çok düşmanlık...

birilerinin özel alanına saldırı yapmak, birilerinin götünü yalamak... hayattan nefret ettiren o kadar çok "haber" var ki...

bir gün dönmemek üzere gidersem ve bunun bir mahkemesi görülürse; en büyük deliller ben yaşarken ki manşetler, haberler, pislikler...

26 Temmuz 2012 Perşembe

çok uzun zaman olmuş yazmayalı; yoğunluktan bilirim...

ama bir şeylere karşı durmak içindir belki de, en yoğun olduğum zamanların birinden yazıyorum.

bu aralar daha çok yazacağım, belki de kafamda projelendirdiğim yeni bir fikri; belki de saçma-sapan bir duyguma, belki de tam da buraya; öylesine... öylesine yazmayalı da çok uzun zaman oluyor. o kadar uzun zaman ki, hayatımda değişen 1 milyon tane şey sayabilirim.

 yazmalara başlamalıyım ki, devam edebileyim. işte tam bu nokta, başı olsun isterim.