26 Temmuz 2010 Pazartesi

26'sı sabahı...

Sabahın bir ortasında, gündüzlerin hesabını tutaraktan çiziyorum resmi…
Belki de matemetiğin kareköküyle ilgili bir deney yapıp, sonrasında psikomotor yetilerimle bir makale yazacağım, resmeder gibi…

Kısacık ezgileri, paragraflar gibi birleştirdiğim zamanlarda, uzunca bir roman yazabilir hale gelebiliyorum, bir yazarın akıl almaz intihar suretinde…

Silgisini almış ve çizdiğine rötuşlar yapan bir ressam ile, yazdığı yazıyı karalayan bir şairin arasındaki bir silgi boyu kadar mesafenin uzuncana ayrılıklar yaşadığına şahit olmuşluğum var. Bir de benim dışımda kalan bir romancı anlatısıyla birlikte…

2 ile iki arasındaki milyonlarca farktan birini çizebilen ressam ile yazabilen şair, hatta ve hatta fotoğraflayabilen fotoğraflayabilen fotoğraf sanatçısı o anı milyon kere farklı yaşayabiliyorsa, anlamsız gelmesi nedendir ki? Bütün duyu organları tek kişiye ait olsa bile, yaşattıkları aynı olmayabilir gayette…

Günaydın yeni gün diyeyim en iyisi. 26’sı, sıcak, yıl ortasından bir ayın günü…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder